Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- Lübnanlı gazeteci ve bölge uzmanları, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ile İsrail arasında gündeme gelen olası pazarlıkların Orta Doğu’daki dengeleri kökten değiştirebileceği konusunda ciddi uyarılarda bulunuyor. Bölgede zaten gergin olan atmosfere yeni bir boyut kazandırabilecek bu görüşmelerin, sadece yerel çatışmalarla sınırlı kalmayıp Türkiye gibi önemli aktörleri de içine alacak geniş çaplı bir krizi tetikleyebileceği değerlendirilmekte.
HTŞ, Suriye’nin kuzeybatısında aktif olan ve radikal yapısıyla bilinen bir grup olarak, İsrail ile varabilecek olası anlaşmalar veya gizli diyaloglar bölgedeki güç dengelerini derinden etkileyecek nitelikte görülüyor. Lübnanlı gazetecinin ifadesiyle, bu tür bir pazarlık, ilk etapta “mantıksız” ve “beklenmedik” görünebilir ancak mevcut jeopolitik atmosferde bunun yaratacağı domino etkisi büyüktür.
Birçok analist, HTŞ ve İsrail arasındaki olası iş birliğinin ya da pazarlıkların, Türkiye'nin Suriye ve genel olarak bölgedeki etkinliği nedeniyle Ankara’yı da sürece dahil edebileceğine dikkat çekiyor. Türkiye’nin sınır güvenliği, mülteci politikaları ve bölgedeki askeri varlığı, olası bu krizden etkilenebilecek başlıca faktörler arasında yer alıyor. Bölgede hassas bir dengeyi koruma çabasında olan Türkiye için HTŞ-İsrail pazarlıkları yeni diplomatik ve güvenlik sorunları yaratabilir.
Gazeteci, bu tür gelişmelerin bölgedeki diğer ülkelerle ilişkileri de zora sokarak, küresel güçlerin de müdahil olduğu karmaşık bir krize sebebiyet verebileceğini kaydediyor. HTŞ-İsrail arası pazarlığın kamuoyuna yansımasının ya da sızmasının bile, taraflar arasında güvensizliğin artmasına, bölgesel aktörlerin pozisyonlarını yeniden gözden geçirmelerine yol açacağı belirtiliyor.
Sonuç olarak, bu potansiyel pazarlık sadece taraflar arasında kalmayıp farklı aktörlerin müdahil olduğu, çok katmanlı bir kriz kapısını aralayabilir. Bölgede istikrarın zaten kırılgan olduğu bir dönemde böyle bir gelişmenin, Türkiye dahil geniş bir coğrafyaya yayılacak etkileri olacağı açıkça görülüyor. Uluslararası toplumun, bu tür riskli gelişmelere karşı çok daha hassas ve aktif bir politika izlemesi gerektiği de uzmanlar tarafından sıkça dile getiriliyor.
yorumunuz